Tek Hece Var mı beni içinizde tanıyan?Yaşanmadan çözülmeyen sır benim. Kalmasa da şöhretimi duymayan, Kimliğimi tarif etmek zor benim... Bülbül benim lisanımla ötüştü. Bir gül için can evinden tutuştu. Yüreğime Toroslar'dan çığ düştü. Yangınımı söndürmedi kar benim... Niceler sultandı, kraldı, şahtı. Benimle değişti talihi bahtı, Yerle bir eylerim tac ile tahtı, Akıl almaz hünerlerim var benim... Kamil iken cahil ettim alimi, Vahşi iken yahşi ettim zalimi, Yavuz iken zebun ettim Selim'i, Her oyunu bozan gizli zor benim... Yeryüzünde ben ürettim veremi. Lokman Hekim bulamadı çaremi. Aslı icin kül eyledim Kerem'i. İbrahim'in atıldığı kor benim... Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di. Hatrım için yüce dağlar delindi. Bilek gücüm Ferhat ile bilindi. Kuvvet benim, kudret benim, fer benim... İlahimle Mevlana'yı döndürdüm. Yunus'umla öfkeleri dindirdim. Günahımla çok ocaklar söndürdüm. Mevla'danım, hayır benim, şer benim... Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da Görünmezim cismim de yok, resmim de Dil üzmezim, tek hece var ismimde Barınağım gönül denen yer benim Benim için yaratıldı Muhammed Benim için yağdırıldı o rahmet Evliyanın sözündeki muhabbet Embiyanın yüzündeki nur benim kimsesizim hısmımda yok hasmımda, görünmezim cismimde yok resmimde, dil üzmezim tek hece var ismimde, barınağım gönül denen yer benim. |
Cemal Safi, Halk şiiri özellikleriyle anlatılması, tarif edilmesi zor olan bir duyguyu –aşkı- başarıyla şiirinde işlemiştir. “İnsanın ne türlü olursa olsun aşksız yaşayamayacağı” düşüncesi çevresinde de bu soyut varlığı anlamlandırmaya çalışmıştır.. Şair, bir gazetecinin “Cemal Bey, bir şair olarak bunun cevabını ancak siz biliyor olmalısınız; aşk nedir?” sorusu üzerine bu şiiri yazmış ve şiirde aşkı anlatmıştır. Bir röportajında da Tek Hece şirini yazmasını şöyle açıklar: “Bence şair bin kez sever, bir kez aşık olur. İşte gerçek aşk budur. Benim şiirimde de anlattığım aşk budur. Tek Hece’yi bana yazdıran bu duygulardır.” Ben de şiirinin her dizesinde bu duyguların yaşanmadan yazılamayacağı hissini gördüm.
Şirin bölümleri birbiriyle bağlantılı değil gibi görünse de şiirde bir bütünlük söz konusudur. Şair, adım adım, bizi anlatmak istediği düşünceye doğru götürmektedir. Şair, “Var mı beni içinizde tanıyan?” diye başlayarak baştan kendini ele vermemekte, okuyucuyu düşünmeye sevk ederek hayal dünyamızı canlandırmakta ve anlatmak istediğinin aşk olduğuna bizi götürmektedir. Bu da yazarın kendine has bir meziyetidir.
İlk bölümde “ben” dilini kullanarak “aşk”ı kişileştirmiştir. Herkesin aşkı bildiğini, yaşadığını; ama buna rağmen bu duyguyu tarif etmenin imkansızlığını dile getirmiştir. Zaten ne kadar anlatılırsa anlatılsın yaşanmadan bu duygunun anlaşılamayacak kadar büyük bir sır olduğunu da vurguluyor şair.
Bundan sonraki bölümlerde geçmişten günümüze tarihi olayları ve efsaneleri ele alarak devam ettiriyor şiirini. Bülbül- gül efsanesine, aşka yenik düşen Yavuz Sultan Selim’e, aşka çare arayan Lokman Hekim’e, Aslı için kül olan Kerem hikayesine, Hz. İbrahim’in ateşe atılışına, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin hikayelerine gönderme yaparak telmih(hatırlatma) sanatı yapıyor. Sanki aşkın gücüne inamayanlara aşkı somutlaştırarak anlatıyor. Daha sonraki bölümlerde tasavvufi bir anlayış hakim olmaktadır şiire. Tıpkı tasavvuftaki beşeri aşktan ilahi aşka geçiş gibi, şiirini de manevi aşkla bitiriyor.
Başlıkla şiirin ilişkisi doğrudandır; ancak şiirin başlığına bakınca “nedir bu tek hece” sorusuyla başlayarak okumak ve bir örgü gibi bunu ilmek ilmek işlemesi “dolaylama” yaptığını düşündürüyor. Şiirinin başlığını sadece “Aşk” koysaydı bu kadar ilgi çekici olmazdı herhalde. Şiirin anlatıcısı da birinci tekil şahıstır; ancak bu şahıs şair değil aşktır. Bütün şiiri aşkın kendi ağzından yazarak aşkı kişileştirmiştir. Bu anlatımla şair, aşkı konuşturarak aslında kendi hissettiklerini herkese duyurmak istemiştir. Geçmişten günümüze dek herkesin aşkın anlamını bulmaya çalıştığı, aşk yüzünden nelerle başa çıkılmak zorunda kalındığı vurgulanmaktadır. Mekan ise yoktur. Aşk her yerde ve her zamanda insanın karşısına çıkabilmektedir.
Şiirin diline baktığımızda gayet anlaşılır olduğu görülmektedir. Birkaç yabancı sözcük dışında hepsi anlamı bilinen sözcüklerdir. Kolay okunur olması şiirin anlaşılmasını da kolaylaştırmaktadır. Akıcı ve kolay bir anlatımı vardır. Şairin dil ve üslübundaki ustalık bu şiirde de görülmektedir. Her cümle bir dizede son bulmaktadır; yani anjambman yapmamıştır. Bu da şiiri daha akıcı kılmıştır. Dize başlarındaki ses benzerlikleri de “bülbül-bir gül/ yüreğine-yangınımı” bir müzikalite katmıştır. Şairin birçok şiirinin bestelendiğini düşünürsek bu da doğaldır. Hecenin muhteşem uyumu ve kullanılışı ile de melodi ve ritm kendiliğinden var olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder